Tevbe, sözlükte rucû etmek, dönmek demektir. Din örfünde ise, işlenmiş bir günaha pişman olup, bir daha işlemeyeceğine dair Allah'a söz vemek ve O'ndan af dilemektir.
Tevbe, Cenab-ı Hakk'ın biz kurallarına bir lütfudur. İşlediğimiz günahlardan kurtulmanın bir yoludur.
İnsanın yaptığı günah için tevbe kapısı açık tutulmuştur.
Peygamberlerden başka hiç kimse masum değildir, günah işleyebilir. Nitekim Peygamberimiz: "Ademoğlunun hepsi günah işler. Günah işleyenlerin en hayırlısı ise tevbe edenlerdir." buyurmuş, (Şûrâ:25)
insanın hatasız olamayacağını bildirmiştir.
Tevbe, Allah'ın emridir. İşlediğimiz günahlar için tevbe etmemizi Canab-ı Hak emrediyor. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor: "Ey müminler, hepiniz Allah'a tevbe ediniz ki fêlah bulasınız." (Nûr:8),
"Ey iman edenler, bir daha (günaha) dönmeyecek tevbe ile tevbe ediniz." (Tahrîm:8). "Allah'ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; işte
Allah, bunların tevbesini kabul eder. Allah, her şeyi bilendir, hikmet sahibidir. Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca "Ben şimdi tevbe ettim" diyen ve kâfir olarak
ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlanmıştır." (Nisa:17-18).